Keşke İsmim İris Olsaydı

13:26 Yazabilen Yaratık 0 Comments


Keşke ismimin bir anlamı olsaydı.

Uzunca gözlerine baktım. Aşık olduğum kadına bakar gibi baktım. Çünkü ona aşık olmam gerektiğini günlerdir düşünüyordum. İsimlerimizin anlamını yitireli, ne kadar zaman oldu bilmiyorum ama onunla ilk gece ismini sormadan uyumuştum.

Sevişmedik, bu öykümde kimseyle sevişmedim. Sadece o bana tecavüz etti. Ben de göğsüme iki kesik attım. Bunlar sadece onu hatırlatacak iki çocuktan ibaretti. 

Bir kış günüydü. Onunla tanışmadan bir gün önceydi. Aldatıldığımı yine fark edememiştim. Bu sefer her şey güzel gidiyor demiştim. Sorun yok, güzelce uyuyoruz, konuşuyorduk. O bana yemek bile hazırlıyor, ben de ekmekleri dilimliyordum. Güzel hani, şu tırtırlı ekmek bıçakları vardır ya, işte onunla saçımı kestiğim gecenin sabahından bahsediyorum. Turuncu saçlarımı, beyaz tenime nasıl zarar verebildim bilmiyorum. Ben sana aşık olamıyorum, üzgünüm. İçimde, senden kopmaması gereken birkaç anı varken. 

Neden beni aldattın? Soru bu, bana neden bakıyorsun, çok basit, neden beni aldattın? Sonra bu sorduğum soruyu defalarca düşündüm. Basit bir soru değildi. Zamana neden saat 14.02'de durmadın demek gibi bir şeydi. Onun durmama gibi bir özelliği vardı. Karşımdaki kişinin de sevdiğini sandığı herkesi aldatma gibi bir yeteneği. Gözlerinin içine baktım. Ağlak değildi. Sanki hastalıktan kurtulmuş kadar canlıydı. Ona bu his yaşam veriyordu. Aldatmak, kandırmak, bir başkasından hızlı bir şekilde kaçmak. Bilirsiniz, aldatmanın kendince oyun parkı hissiyatı vardır. Gördün mü, içinden koşmak gelir. Sanki hızlıca döner ve zamanı unutursun.

Neden beni aldattın, diye sorduğumda, biliyordum, turuncu boyalı saçlarım, numarasını vermek istemiyorum boyanın bu arada, herkes birbirine benzeyecek diye korkuyorum çoğu zaman. Japon balığına sarılmak için küveti doldurduğum geceleri biliyorum.

Turuncu saçlarım, beyaz tenim, damarlarımı da görüyorsun. Demeni bekledim çoğu zaman, Bu kadın benim ölümüm, baksana damar kabarıklığımız bile aynı, bu kadın benim ölümüm. Sana soruyorum okuyucu. Vajinada gidip geliyorsun, sarılıyorsun, kokusunu içine çekiyor, memesini emiyorsun, sonra diğer vajinayı sürtüyorsun birbirine, hani o anda parmaklarını da kullanıyorsun, doğal olarak nefes alışlarımız değişiyor. Sonra bir de bakmışsın, klitoris tarafını yavaşça, lütfen yavaşça dokun diyorsun. Sonrasında aklından ne geçiyor. Şu hislerimizin ismine keşke başka bir şey deseydik.  Hep arkadaki karanlık odaya çekiliyoruz. Oraya ışık tutmak için bir başkasına ihtiyaç duyduğumuz için, artık aşk yaşayamıyoruz. Cennet, cehennem dediğimiz şey, evin oturulmayan odası işte, koltuklar yeni diye adım atamıyoruz.

Sonra seninle tanıştım. Sen romanın devam etmesi için hayatıma girdiğini söyledi, o gün otobüsü kullanan kişi. Ben normal zamanda kimseye "Kolay gelsin" demem. O gün dedim, arkalara otururum, o gün telefonda müzik açacağım diye öne oturdum. Yanyana durduk. İkimizde sanatsal paylaşımlar yapmak için sosyal hesabımızı açarken, sigara uzattın bana. " İnince iç, iyi gelecek" dedin. O anda sarı, üzerinde balıklar olan tişörtüne baktım, sonra yüzüne, çenenin sol tarafında yara izin vardı. Saçların düz ve uzundu. Bunu fark ettiğimde, sigaraya uzanmıştım. Karanlık oda dediğim bu işte. Işık tutulunca, sanki karanlığı yok edecek sanıyorsun. Bir anda, kitabı çıkardım, telefonu bıraktım. Sen benden önce inmedin ki, arkadan bakayım. O sigarayı iner inmez, çöpe attım. Her tebessüm, bir katili çağırır. Ben bunları yaşadım dedim, dün gece de bir sigara içebilirdim. Tanrı gibi hayatıma girmekten ise, merhaba deyip, girebilir miyim, deyip, izin istemek gerekiyordu.

Artık yoruldum, bunu anlattığım gece romanıma da ara verdim. Belki de bu gece işte. 17. sayfada öldü. Romanın kahramanı öldü. Otobüsten dolayı mı, hızlı aldatılmalardan dolayı mı yoksa, misafir kabul etmediğim, hiçbir çocuğun yürümeyeceği parklardan dolayı mı? Romanımın kahramanı öldüğü için şu anda yastayım. Ben oysa üç yüz sayfa kadar yazacaktım. Şimdi sigara içebilirdim. Keşke ismim İris olsaydı ve turuncu saçlı, beyaz teni, göbeğinde benleri olan bir kadın olsaydım. Belki o zaman erkek roman kahramanım bana sadık kalırdı. 

Keşke ismim İris olsaydı, keşke yaşadığım bu hayatın bir şiir yazacak kadar anlamı olsaydı.



You Might Also Like

0 yorum: