Erinyelerle Sevişirken

15:27 Yazabilen Yaratık 0 Comments


Orestes'i öldürmeyi başaran,
Gecenin Kızları'na...

"Erinyalar veya ERINYES Yun. mit. Cehennem tanrılarından İntikam tanrıçaları. Bunlar Zeus ile Olympos tanrılarından önce bilinen en eski tanrılar arasında yer alır. Kronos ile Gece’nin kızlarıdır."


Birçok gece geçti, geceler geçtikçe içimde daha sessiz bir yer yarattığımı fark ettim. Bu ülkede olmayan bir sığınma odası, huzur evleri yaşlıları almayacaktı. Ben şimdiden nasıl, nereye gideceğimi bilmeden, bir çocuğun ve yaşlının sohbetinden zevk almaya çalışıyorum. Dün gece yine bir kitabı yarım bıraktım, bıraktıkça, beni arkamdan kovalar diye düşünüyorum. Yollar eskisi kadar gri, ağaçlar eskisi kadar kovuklu değil. Tüm görüntülerin hızlıca geçtiği anlarda, karakterlere de odaklanamıyorum. Sigara kullanmıyorum, kullanmak istedikçe bir başkasına benzeyecekmişim ve sabaha kadar sigara içip ağlayacakmışım gibi geliyor. Bir gün, bir ara, bir zaman aralığında bir şarkı dilime doldurmuştum, sabahları onunla kalmamak için daha geç yatıyordum. Geç yatınca her şey daha çabuk geçiyor belki de, en son ıslandığımda küçük bir çocuktum, yağmurlu gecede birkaç insanın görüntüsüne hayranlık hissediyordum.

Bir aralık tokat yemenin de zevkli tarafları olduğunu düşünmeye başladım. Manik dönemimde yazmanın aptallığını hatta korkaklığını yaşadım. Otobüs yeterince yeşil ve beyaz, yollarda kışları kimse olmuyor, sanki bir yolculuk yaparken bir başka dünyanın insanlarına bakıyordum. Elinde torbalar olmayan amcalar, yüzünde tebessüm olmayan genç çocuklar, kimsenin seviştiğine inanmadığım şehirde, yollarda taş toplayan belediye görevlileri vardı. Onları elimdeki bozuklukları sallarken izlemeye tercih ederdim fakat artık bize bir kart veriyorlar, onlarla, her şey elimizde, her şey bir anlık, hiç kaygı duymadan, güvence altında her şey, korkumda bir şeyin güvence altında olduğuna inandıktan sonra başlıyor, bu yüzden hiçbir romanın karakterini tanımadan okumak istiyorum, bana ondan bir şeyler bahsettikçe, sevdiğim, tanıdığım herkesin bir gün öleceğine inanıveriyorum. Daha büyümediğimi fark ediyorum, kimseden nasıl intikam alınır bunun sorgusu içerisindeyim. Her şeyde sorunun ben olduğumu söyleyen insanlar oldukça, dışarının hani şu pencerenin diğer tarafındaki dünyanın nasıl olabileceğini kurgulayamıyorum, Artık eskisinden daha gözlüklü ve suskunum, bir sorunum varsa bu başkasına ait olduğunu sanmalarından kaynaklı, uzun süredir yazmıyorum, kendimle nasıl intikam alıyorum. Çünkü güzel, başarılı, ve zeki biri değilim, bunların hepsini varmış gibi gösterdikçe, kendimden intikam alıyorum. Gecelerden sabahlara kadar öpüşen, sarılan uyuyan herkesten nefret ediyorum. Bazılarımız ne kadar yanyana olsak bile, olsak bile, işte, cümlelerin sonunu bırakıyorum, bile bile bırakıyorum, annem ölmüyor ve ben bu ülkeden de gidemiyorum, ben odamdan bile gidemiyorum. Gece olmasını ben isteseydim büyük ihtimalle olmayacaktı. Ben hala otobüsten dışarı baktıkça insanların yaşadığını ve ölmemek için direndiğini görüyorum. Keşke her mevsim bitkiler gibi ölebilseydik ve başka bir coğrafyada başkasını sevseydik, başkalarını da sevmemiz gerekiyor, bitkilerde aldatmak yok, doğada aldanma yok, korkarım ki, dinler doğadan daha saçma ve korkuluk kadar gereksiz yerlerde, kimse korkmuyor.

Geceleri intikam alabilmek için televizyonu açıp, sadece anlamamaya çalışıyorum, biliyorum, annemin dizleri eskisi kadar güzel değil, biliyorum benim de dizlerim daha çirkin olacak, ben ölmeyi başka ülkenin buzul kaplı dağlarının görüntüsüne tercih ediyorum, peki siz babanızdan daha çok sevecek bir köpek edinebildiniz mi? Ne turnam var ne de gönderilecek selamım, olsa olsa, kendimi bile bile, isteye isteye, inat ede ede inandırdığım insanların karın boşluğunu ısırmak isterdim.

You Might Also Like

0 yorum: